“büyük yeniden başlatma” (The Great Reset) sloganı, giderek uluslararası sermaye çevrelerini cezbeden bir fikir halini aldı.

“Büyük yeniden başlatma” (The Great Reset) sloganı, giderek uluslararası sermaye çevrelerini cezbeden bir fikir halini aldı.


Son dönemde “Reset”, dünya ekonomisini yöneten çevrelerde en gözde sözcük olmuş durumda. Aslında 2008 ekonomik krizinden sonra gündeme gelen “büyük yeniden başlatma” (The Great Reset) sloganı, giderek uluslararası sermaye çevrelerini cezbeden bir fikir halini aldı. London School of Economics’ten ekonomist Lutfey Siddiqi’nin sözleriyle “söylem savaşı kazanıldı” ve konu kısa süre önce küreselci elitin düşünce zirvesi olarak bilinen Davos’a da taşındı.

Mayıs 2020’de Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ile Prens Charles’ın öncülüğünde bir “The Great Reset” projesi başlatıldı. Haziran ayında Dünya Ekonomik Forumu’nun duyurduğuna göre, forumun bir sonraki yıllık toplantısında tek bir konu ele alınacak: “The Great Reset”. En son, küresel çapta etkili dergilerden TimeKasım 2020 sayısında “The Great Reset” sloganını manşete taşıdı ve okurlarına “Büyük Yeniden Başlangıç” sloganını anlatmak üzere bir dizi tartışma yazısı yayınladı.

Bunlara, IMF gibi kuruluşların birazdan değineceğimiz açıklamalarını da eklemek gerekiyor. Geçerken belirtmek gerek, Dünya Ekonomik Forumu, yaklaşık yarım asırdır dünyanın merkez ekonomilerinin bir tür halkla ilişkiler bürosu olarak çalışıyor. Buralarda benimsenmiş, IMF’de, Birleşmiş Milletler’de ekonomik, toplumsal ayaklarıyla ileri sürülmüş programları şık etiketlerle dünya kamuoyuna ilan eden, bu arada küresel ekonominin geleceği konusunda güven aşılayan bir seçkinler organizasyonu. Nitekim, “Sürdürülebilirlik,” “Endüstri 4.0” gibi etiketlerin ardında da OECD’de, IMF’de 2008 krizinden beri aranan yeni reçeteleri bulmak mümkündü. Şimdi, “Büyük Yeniden Başlatma” ile yeni bir dünya düzenine doğru gittiğimizi müjdeliyorlar: Otuz yıl önce (şimdi çöpe atmaya çalıştıkları) Yeni Dünya Düzeni’ni müjdeledikleri şevkle. COVİD AŞISINDA ARANAN KÜRESEL DÜZEN

“Büyük Yeniden Başlangıç” projesine hız veren faktör, Covid-19 salgını. WEF’in sitesinde “Şimdi Yeniden Başlatma Zamanı” başlığında belirtildiği üzere, “Yeniden başlatmada ısrar etmek için çok neden var, ama bunlardan en acili Covid-19.” Rastlantı değil; pandemi, küresel ekonominin zayıflıklarını daha da açığa çıkardı: özel şirketleri iflastan kurtarmak için yağdırılan kamu fonları, vergi kaçıran uluslararası tekeller, gelişmiş devletlerin döndürülemez hale gelen kamu borçları, verimsizlik, yatırım yapmayı reddeden dev şirketler, ama en önemlisi esnek çalışmaya sevk edilerek maaşı kesilen geniş bir işçi kesimi ve artan işsizlik; yani küresel çapta toplumsal tehdit.

Forumun kurucusu ve yöneticisi Klaus Schwab’ın Temmuz 2020’de yayımladığı kitabın da başlığı “Covid-19: The Great Reset.” Kitap, Covid-19 salgınının ekonomik ve toplumsal dokuda nasıl tahribata yol açtığına değinerek daha “kapsayıcı, toparlanabilen, sürdürülebilir” bir dünya ekonomisi çizilmesi gerektiği fikrini işliyor. Schwab’a bakılırsa, Greta Thunberg, #Meetoo, Black Lives Matter gibi hareketler, “iş dünyasının artık iyi niyetli ama belirsiz taahhütlerden fazlasını yapması gerektiğini” ortaya koyuyor. WEF ve Schwab, dünya ekonomisinin 1930’dan beri gördüğü en kötü bunalımla karşı karşıya olduğunu söylerken çıkış yolunu özetliyor: “Kısacası, kapitalizmi ‘yeniden başlatmamız’ gerekiyor.”

Schwab’a göre Covid-19 dönemi, bütün yıkıcılığına rağmen “yeni bir ekonomik sistemin mümkün, hatta hemen önümüzde” olduğunu da gösteriyor: Bu dönemde, Covid-19 aşısı geliştirmek üzere çokuluslu bir çaba sarf edilmiş, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’yle özel şirketler ortak çalışmalar yapmış, Unileverşirketi sağlık ürünleri, solunum cihazları ulaştırmak üzere WEF ile bağlantıya geçmiş, kısacası, dünyanın her yerinde, aşının finansmanı için hükümetler ile iş dünyası güçlü işbirliğine girmişler.

Devlet ile iş dünyasının kaynaşmasına özel önem atfeden Schwab,“erdemli içgüdü” dediği bu seferberlik ruhunu, “paydaşlar kapitalizmi” olarak adlandırıyor. Bu şemada, “iş dünyası liderleri, yatırımcılar, cemiyet önderleri” ve “toplum önünde benzer role sahip kesimler” merkezde duruyor; bunlar, bir yatırımcının, şirketin kısa vadeli kazanç hesaplarından farklı olarak, uzun vadeli, kısa dönemde maksimum kârı hedeflemeyen bir karar mekanizmasını üstlenecekler.

Gerçekçi mi? Kapitalizmin prestijindeki ağır çöküşe karşı iyimserliği yayma misyonu edinmiş Schwab’a göre gerçekleşiyor bile. Bank of America’nın öncülüğündeki Uluslararası İş Dünyası Konseyi, IMF baş ekonomisti Gina Gopinath, Mastercard, Microsoft gibi dev şirketler, bu arada ABD eski Dışişleri Bakanı John Kerry projeye çeşitli düzeylerde katılıyorlar. Schwab, Covid-19 krizinde şirketlerin her koyun kendi bacağından asılır tutumu takınmak yerine elini taşın altına sokmaya bu kadar hevesli olmasından umutlu görünüyor.

IMF: “BRETONWOODS’A DÖNELİM”

Bütün bu “yeniden başlatma” kampanyasını, büyük patron kulüplerindeki alışılageldik toplumsal sorumluluk çağrılarından asıl ayıran ise, kampanyada yer alan bir başka kuruluş: Uluslararası Para Fonu, yani IMF. 3 Haziran 2020’de WEF’in “The Great Reset” kampanyasında desteğini bildiren IMF Genel Müdürü Kristina Georgieva, buna 15 Ekim’de bir yeni Breton Woods çağrısı yaptı.Bu çağrının ayrıntıları hâlâ net olmasa da, neoliberalizm öncesi dünya sisteminin ana ayağı olan (değeri altınasabitlenmiş uluslararası rezerv para sistemi) Breton Woods’un adının anılması, uluslararası rezerv paranın (doların) değiştirileceği ve uluslararası finans ile ticaretin regüle edileceği beklentilerini tetikledi. “Global Currency Reset” (Küresel Parada Yeniden Başlangıç) için IMF’nin yeni çıkışları bekleniyor.

Öte yandan, bunun 1944-1973 arasındaki Breton Woods’tan farklı olacağı anlaşılıyor, zira bu Breton Woods “yeşil.” Başka deyişle, karbon salınımı, endüstri 4.0, dijitalleşme gibi yeni ölçütler, ticareti canlandıracak reformlarla birlikte, elinde 1 trilyon dolarlık kaynak tuttuğunu söyleyen IMF’nin dünya ekonomisindeki fon akışlarında etkili olacak. Breton Woods, ulusal ve egemen devletlerden oluşan bir dünya sisteminin yapı taşıydı; burada ise ulus devletler sistemine dönüş gözetilmediği açık; eleştirel iktisatçılar, 1990’larda kurulan küresel sistemin merkez ekonomiler lehine yeni bir restorasyonunun söz konusu olduğuna emin.

Ne olursa olsun, bütün bunların 1973’ten beri dünyada, 1980’den itibaren Türkiye’de uygulanan “serbest piyasa” sloganlı neoliberal politikaların artık fişinin çekildiği anlamına geldiğini söylemek mümkün. 

HÜKÜMETLER MÜDAHALE ETMELİ

Neoliberalizmin terk edilmesi, hükümetlere biçilen rolde de kendini gösteriyor. “Paydaşlar kapitalizmi” piyasaya devlet müdahalesini yeniden gündeme alıyor. Schwab, “hükümetin piyasaları kısıtlamaması gerektiğine ilişkin 30-50 yıllık neoliberal dogmaların artık yanlış olduğu kanıtlandı, bunları takip etmek zorunda değiliz” diyor. IMF, Corona-19 nedeniyle sağlık sektöründe kamu yatırımlarını zorunlu buluyor. Timedergisindeki dosyada yer alan “Sene 2023: İşte Küresel Ekonomiyi Böyle Düzelttik” başlıklı, pembe bir gelecekten haber veren fantastik-kurgu yazı, başarıda hükümetlerin Covid-19 fiyatlarını ilaç şirketlerinin belirlemesine izin vermemesinin rol oynadığını belirtiyor. Ayrıca hükümetlerin kurtarıcı finansman desteği sunacağı şirketlere katı kurallar dayatması gerektiği ileri sürülüyor; bu kuralları karşılayamayacak ve “yüksek kâr getiremeyecek” sektörlerin batmasına izin verilmesi, işçilerinse başka sektörlerde çalışmak üzere yeniden eğitilmeleri, hep bu yeni “paydaşlar kapitalizmi” hayalinde hükümete biçilen roller.

HER ŞEY BİDEN’A MI BAĞLI

“Büyük Yeniden Başlangıç” fikri elbette daha tartışma kaldırır. Kapitalist ekonominin üç yüz yıllık tarihi, defalarca düşülen ve her defasında daha da uzayan krizlerle damgalanmış; yaklaşık 50 yılda bir keşfedilen “yeni dünya düzenleri” krizin zaten kapitalizmin başlangıç ayarı olduğunu, kapitalizmin istikrarla kriz üretmiş bir sistem olduğunu gösteriyor. Tarihçesi bir yana, bugün söz konusu düzenin yöneticileri, dünya tarihinde görülmemiş bir sayıya ulaşan eğitimli kitleler içinde söylediklerine inanan bulmakta da giderek zorlanıyorlar.

Durum acil. Covid-19, 2008’den beri gelen ekonomik krizde küresel yöneticilerin atmak istedikleri adımlara bir fırsat sunmuş görünüyor. “Parada Yeniden Başlangıç” “İstihdamda Yeniden Başlangıç” gibi çeşitli yansımalarını izleyeceğiz ve elbette, paydaşlar kapitalizmi etrafında dönen klişeleri de yakında TÜSİAD gibi kuruluşların ağzından ziyadesiyle duyacağız.

Öte yandan, genel görünümde şimdilik dikkat çekici olan nokta, bu önerilerin özünde, uzmanların, sermaye sahiplerinin ve yüksek bürokratların karar mevkiinde bulunmalarının meşrulaştırıldığı bir tür anti-demokratik düzen önerisi olması. Özellikle finans ve dijital piyasa tekelleri ile devletin, bu arada IMF gibi uluslararası örgütlerin organik birliği, dünya nüfusunun ekonomik kaderini yönetecek bir odak, kriz karşısındaki kapitalizmin toparlanması için reçete olarak sunuluyor.

Tarihte ilk kez mi? Hayır, iş dünyası-devlet birliğinin böyle sistemleştirilmesini, yine bir başka büyük bunalımda 1929 sonrası Avrupa’sında görmüştük; evet, faşizmlerde. İşin ilginç yanı, 2023’ten bize seslenen fantastik-kurgu Time yazısı, “ABD’de değişimin Joe Biden’ın seçilmesiyle” başlayacağını anlatıyordu. Yani, yirminci yüzyılda aşırı sağın savunduğu modelin benzerini, bugün liberal “kurtuluş” reçetesi olarak izliyoruz. Önümüzdeki dönem, demokrasiyi kapitalizmle özdeşleştiren ezberler bozulacak gibi.


Dünyanın zengin elitlerinin elbette zor anlarda insanlığı düşünmesi ve yardım etmesi beklenir.

Öncelikle Covid-19 gibi salgın sebebiyle insanların çalışıp kendi geçimini sağlayamaması bir sorundur ve öncelikle dünyanın zengin elitlerinin bu konuda kurdukları vakıfların önceliği buna vermesi gerekir.

Ancak öyle mi? Elbette değil!

Covid-19 salgını dünyayı kasıp kavururken ve bundan dolayı insanlar kaygı ve stres yaşarken dünyanın zengin elitleri bunun fırsat olduğunu değerlendirebilmektedir.

Dünyada zengin elitlerin bir araya geldiği bazı birlikler böyle düşünüyor.

Bu birliklerin neler olduğunu ve neye hizmet ettiklerini bilemeyiz.

Ancak dünyada bir araya gelmiş zengin elitlerin kurduğu bazı birliklerin insanlığın hayrına mı, kendi hayırlarına mı çalışırlar bu şüphelidir.

Covid-19 salgını konusunda sağlığımızı korumak için çalışan sağlık kuruluşları devrede iken bazı kuruluşlarda insanlığın geleceği açısından kendilerini yetkili addedip geleceğimizi düşünmek ve planlamak için önceden hazırladıkları planlarını devreye koymuşlar.

Covid-19 salgını bazılarının planları için eşsiz bir fırsatlar sunmuş görünüyor.

Buna yönelik çalışmaları başlatan “TIME” dergisi bu konuda dikkat çeken kurumların başında gelmektedir. “TIME” dergisi bu amaçla dünyada önde gelen düşünürlerden yaşama ve çalışma şeklimizi nasıl dönüştüreceğimiz konusunda fikirlerini paylaşmalarını istemiş.

Bu görevi de başında dünyanın zengin elitlerinden Alman Profesör, Klaus Schwab“Dünya Ekonomik Forumu” vermiştir.

“Dünya Ekonomik Forumu” nedir?

Ne zaman, kim tarafından ve ne gayelerle kurulmuştur?

Dünya Ekonomik Forumunu (WEF) 1971 yılında kurulmuşmuş.

Kurucusu Alman Profesör, Klaus Schwab. 

Alman Profesör, Dünya Ekonomik Forumunu’nun (WEF) 50 yıldır başkanlığını yürütmekteymiş.

Klaus Schwab, dünyanın zengin elitlerinden biri… Klaus Schwab, 82 yaşında bir ihtiyar.

Klaus Schwab, yaşına rağmen genç beyinlerin hafızalarından geçiremeyecekleri hayal ötesi(distopik) bir heyecanın ya da bir komplonun peşinde… Buna “Büyük Reset (Great Reset) adını vermiş!

Klaus Schwab, dünyanın ultra zengin, ülke yönetimlerinde söz sahibi kişileri ve kurumları etrafında toplamış.

Bunlar arasında, “Apple”, “Microsof”, “Facebook”, “IBM”, “IKEA”, “Lockheed Martin”, “Ericsson” ve “Deloitte” gibi ABD’nin yüzlerce büyük şirketlerinin CEO’su devrede…

2014 yılında dönemin IMF başkanı Christine Lagarde Dünya Ekonomik Forumundaki (WEF) konuşmasında yeniden sıfırlamadan söz etmiş. 2021 yılının Ocak WEF toplantısındaki ana gündemin büyük sıfırlama ve yeni düzen arayışlarının olacağını dile getirmiş.

Bu yılın Mayıs ayında Klaus Schwab ve Thierry Malleret’in yazdığı “Great Reset” kitabıyayınlanmış, Dünya Ekonomik Forumu’nun Haziran ayında düzenlediği panelde konu yeniden gündeme getirilmiş ve dünya üzerinde sistem değişikliğini dayatan “yeni dünya düzeni” bir argüman olarak tartışmaya açılmıştır.

Bilgisayar dilinde “reset”, “hafızayı tamamen silme, beyaz sayfa açma” anlamına geliyor.

Büyük resetten esas olarak ne kastediliyor?

Kendileri dünyanın büyük sermayesine sahip olanlar kendi yarattıkları “kapitalist sistemin (neo liberalizmin)” çöküş yaşadığını söylüyorlar!

Bu çerçevede gelişmiş bütün alışkanlıkların da çöktüğünü iddia ediyorlar.

Bu çerçevede gelişen hayat şeklinin, yaşam tarzlarının, iş yapma şekillerinin yeniden dönüştürülmesi gerektiğini ifade ediyorlar!

Büyük sıfırlama dünyada var olan sistemlerin çökeceğini işaret eden kehanetlere gebe!

Devlet yönetme anlayışı değişecekmiş!

Ekonomik anlayış değişecek ve dönüşecekmiş! Toplumsal ilişkiler değişecek ve dönüşecekmiş! Şehir yaşantıları değişecek ve dönüşecekmiş! İletişim sistemi değişecek ve dönüşecekmiş! Değer yargıları değişecek ve dönüşecekmiş! Çalışma şekillerini değişecek ve dönüşecekmiş!  Bunların suçlusu aslında kapitalist dünyanın kendi yarattığı sebepler değilmiş gibi(?)…

Küresel ısınma… Büyük gelir eşitsizlikleri, fakirlik, açlık, gözyaşı…

Evet, dünyadaki olumsuzluklar sebep olarak gösteriliyor. Ancak değişecek ve dönüşecek denilen şeylerin hedefinde doğrudan kadim varlığımız, insan imliğimiz var! Kavramsal olarak kullandıkları şifreler kadim insanlığı hedef almaktadır. Sistemi bu hale getiren çevrelerin kurtarıcılığa soyunması timsahın gözyaşlarını hatırlatıyor.

Kommentare

Beliebte Posts aus diesem Blog

Wenn DU nur die ganze Macht der Zahlen 3, 6 und 9 kennen würden, dann würden Sie den Schlüssel zum Universum in der Hand halten. - Nikola Tesla -

Geschichte und Gegenwart Frankreichs und die Situation, in der es sich befindet.

Der Freimaurer-Handschlag